Mehmet Baran Hasar
Seçimler ve Demokrasi
Seçim ve demokrasi çoğu zaman bir görülmüştür. Fakat seçimin olması demek demokrasi olduğu anlamına çoğu zaman gelmez. Gerçekten halkın yönetenleri veya temsil edenleri seçmesi yerine taktiklerin ve stratejilerin seçimlerin sonuçlarını değiştirmesi ne kadar demokratiktir? Türkiye’de ve birçok memlekette seçmen en az çekindiği fakat kazanma ihtimali olan adaylara oy verir.
Tarihte Demokrasi
Tarihteki seçimlere baktığımız zaman karşımıza iki popüler örnek geliyor: Antik Roma ve Antik Yunan. Antik Roma’da belki de dönemin şartlarına uygun olmakla birlikte günümüzdeki demokrasi anlayışından oldukça uzaktır. Öncelikle adaylar hali hazırda görevde olanlar tarafından seçilirlerdi. Seçimler ise günümüzün aksine belli sosyal sınıflar arasında gerçekleştirilirdi. Antik Yunan’ın da pek bir farkı yoktur. Sözde demokrasiye itirazı olanlar ise susturulurlardı.
Demokrasinin doğumuyla özdeşleştirdiğimiz bu medeniyetlere baktığımızda bir hüsranla karşılaşırız. Peki demokrasinin gelişim çağında durum nasıldı? Orta çağda demokrasinin pek de iyileştiğini söyleyemeyiz. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğunda muadillerinden farklı, tek bir hanedanlığın tekelliği bulunmazdı. En azından kağıt üzerinde. Adaylar ancak önceki İmparatorun kumandanları danışmanları, yardımcıları veya hanedan üyeleri olurdu. Fakat bu sistem de tekelleşmeye oldukça açıktır. İmparatorun kumandanları, danışmanları ve yardımcıları zaten kendisi tarafından seçildiği için kolaylıkla hanedanı uzunca bir süre iktidarı elinde tutabilir. Örneğin Habsburg Hanedanlığı imparatorluğun orta ve geç dönemlerinde etkindir. 34 imparatorun 16’sı, 833 yaşındaki imparatorluğun 366 yılı Habsburg ve Habsburg ardılları tarafından yönetilmiştir. Orta çağdaki seçimlerin bir başka örneği ise Papalık seçimleridir. Papalar kardinaller tarafından seçilmektedir. Fakat kardinaller bahanelerle adeta bir vahiy inmiş havasında kendi adaylarının önünde diz çökerek. “Ben vahiy aldım, Papa kesinlikle Aziz Gregory olmalıdır!” misalinde laflar ederler. Eğer yeterli miktarda insan diz çökerse seçimle kazanan aday umursanmaz ve önünde diz çökülen aday seçilir.
Çoğunluk Oyu Sistemi
Günümüzde hemen hemen her ülke seçimler ile kendilerini temsil edenleri ve yönetenleri seçer. Sadece ülkeler değil özel hayatta da politikada olduğu kadar seçimlerin önemli bir rolü vardır. En çok tercih edilen seçim sistemi ne yazık ki “Çoğunluk Oyu Sistemi”dir başka bir adıyla “first past the post”. First Past the Post ingilizce bir terim olup at yarışlarında ilk tamamlayan at için kullanılır. Sadece adından bile ne kadar yetersiz bir sistem olduğu anlaşılır. Adayları atlara, seçmenleri ise at yarışı bahisçilerine benzetir. Çoğunluk Oyu Seçim sistemi temsil alanında kısır olduğu göstermek için Birleşik Krallık 2019 Genel Seçimlerine bakalım:
Muhafazakar Parti seçimlerde aldığı %43,6’lık oyla parlamento koltuklarının %56,2'sini domine etmektedir. Liberal Demokratlar ise oyların %11,6’sını toplamasına rağmen ne yazık ki parlamentonun sadece %1,7’sini doldurabilmektir. Bu durumun nedeni Çoğunluk Oyu Sistemidir. Birleşik Krallık her biri 1 koltuk dolduracak vekillerin seçildiği eşit nüfusa sahip seçim bölgelerinden oluşur. Mesela Ceredigion Seçim Bölgesinin 2019 genel seçimindeki oy dağılımı:
Görüldüğü üzere Plaid Cyrmu Partisinin oyların 29,2’sini almasına rağmen temsil grafiği böyle olurdu.
Sadece oyların %29,2’sini alan bir aday %100’ü temsil etmektedir. Adeta %70,8’in oyları önemsizdir. Bu durum oldukça anti-demokratik.
Alternatif Oylama
Alternatif Oylama metodu Çoğunluk Oyu Sisteminden daha nadir kullanılmaktadır. Alternatif Oylama veya Tercihli Oylama İrlanda’da Başkanlık seçimlerinde, Avustralya, Papua Yeni Gine, Alaska ve Maine eyaletlerinde milletvekili seçimlerinde ve İngiltere yerel seçimlerinde kullanılmaktadır.
Alternatif Oylama’da seçmen birden fazla aday seçerek kendi tercihi doğrusunda adayları sıralar. Ardından seçim kurulu seçimde sonuncu gelen adayın seçmenlerinin pusulalarına bakar ve pusula oylarını seçmenin ikinci tercih olarak sayar. Ve bu süreç adaylardan biri toplam oyların %50’sini kazanana kadar tekrar eder. böylece %29,2 gibi bütüne bakıldığında gülünç kalan bir miktarla seçimin kazanılması problemi ortadan kalkar. Tercihli Oylama, çoğunluk oyu sistemine bir alternatif olarak kullanılabilir.
Türkiye'de Seçimler ve Demokrasi
Çoğunluk Oyu Seçim Sistemi Türkiye'de genel seçimlerde kullanılmasa da 2017 Halk Oylaması ardından geçilen yeni Cumhurbaşkanlığı Sisteminde First Past the Post yani Çoğunluk Oyu Seçim Sistemi kullanılmaktadır. Ayrıca 1980 askeri darbesi ardından hazırlanılan 1982 Referandumu ile halka sunulan 1982 Anayasası antidemokratik maddeler taşımaktadır. Yapılan değişiklerin ortaya çıkardığı gariplikler 1991 Seçimlerinde gözle görülür orandadır.
1991 seçimlerine giren 6 partinin 5’i barajı geçerek Milletvekili kazanmışlardır. Doğru Yol Partisi %27,03’lük oyları ile 178 sandalye kazanmışlardır. Fakat garip bir şekilde seçmenin yaklaşık %11’nin oyunu alabilen Demokratik Sol Parti 450 kişilik mecliste sadece 7 vekil alabilmiştir. Bir başka gülünç örnek ise 1987 Seçimlerinde %9 oy kaybedip 2. parti olan Anavatan Partisinin 81 koltuk daha kazanıp tek başına iktidar olmasıdır.
1982 Anayasasının bir diğer anti-demokratik maddesi de seçim barajıdır. Türkiye 2021 yılında hala daha 39 yıldır tüm dünyadaki en yüksek seçim barajına sahiptir(%10). 2002 seçimlerinde hala daha iktidarı elinde tutan Adalet ve Kalkınma Partisi aldığı %34,29 oy oranına rağmen ezici bir çoğunlukla tek başına iktidara gelmiştir. Fakat 16 farklı parti baraj altında kalmışlardır. %46,3’lük kesimin kararları ve düşünceleri yok sayılmıştır.
Demokrasinin işlemesi için sadece seçimler yeterli değildir. Seçilenlerin mecliste aktifliği, kabiliyetleri gibi hususlar da önemlidirler. Türkiye'de milletvekilleri parti listelerinden seçilirler. Seçmen çoğu zaman oy verdiği adayı tanımaz, seçmenin tanıdığı ve adına oy verdiği kişi parti genel başkanı ve ekibidir. Türkiye’de siyaseti aktif olarak takip eden bir kişi bile 600 milletvekilinin sadece 30’unu tanıyabilir. Bu çok acınası bir miktardır. Bunun yanında ezici çoğunluk sadece parti başkanlarını tanır, belki daha da azını. Genel başkanlarının oluşturduğu listelerden çıkan adayların çoğu mecliste aktif de değildir. El kaldırıp, indirme makineleridirler. Bağlılıkları halkla değil başkanlarınadır. Sonraki seçimde aday olup olmayacaklarını başkanlar seçerler. Bu sebeple de başkanlarına itaat ederler ve istediklerini yaparlar.
Karma Üyeli Oransal Temsil
Almanya genel seçimlerinde alışılanın dışında bir pusula kullanılır. Bu pusulada seçmenden iki farklı karar alması istenir. 1. kararda seçmen belirli bir adayı seçer, başka birinin önüne koyduğu listeyi değil. Böylece milletvekillerin bağlılıkları güvence altına alınır. Bu sisteme “Karma Üyeli Oransal Temsil” denir.
Türkiyedeki radikal politikalar ve seçim sistemi yüzünden insanlar kendi istedikleri partilere değil kazanacağına inandığı ama diğer muhtemel kazananlardan daha az çekindikleri partilere oy vermektedirler. Bir nevi kötünün iyisi durumudur bu. Böylece First Past the Post kelimesinin anlamı bir kere daha pekişir. Seçmen yarış atlarına bahis oynamaktadır. Bu sistem er ya da geç iki parti sistemine dönecektir.
Kaynakça
GÖZLER, Kemal, Anayasa Hukukuna Giriş, Ekin kitabevi
https://aceproject.org/ace-en/topics/es/esd/esd01/esd01d/default
https://www5.tbmm.gov.tr/yayinlar/dunya_secim_sistemleri.pdf#page=86
https://www.history.com/topics/ancient-greece/ancient-greece-democracy
Comments