top of page

Metro Serisi

Die Schüler der Lupe

Elif Duru Coşkun

Metro serisi, Metro 2033, Metro 2034 ve Metro 2035 adlı üç romandan, “Metro 2033”, “Metro: Last Light” ve “Metro: Exodus” adlı üç bilgisayar oyundan oluşmaktadır. Günümüzde hala popülerliğini koruyan bu seri, Dmitry Glukhovsky tarafından kaleme alınmış ve ilk kitap 2005 yılında yayınlanmıştır. Yazar, kitabı yazarken Çernobil’den esinlenmiştir. Serinin ilk oyunu ise 2010 yılında çıkmıştır. İlk kitap ve ilk oyun aynı senaryoya sahipken ikinci kitap ve ikinci oyun arasından hiçbir bağlantı yoktur. Bu yüzden, eğer bu seriye başlamak isterseniz, benim önerim, ilk olarak ilk kitabı okumanız veya ilk oyunu oynamanız, sonra devam niteliğinde olan ikinci oyunu oynamanız, daha sonrasında Metro 2035 romanını okumanız ve en son olarak, son oyun olan ve 2019 yılında çıkmış olan Metro: Exodus’a bir şans vermeniz yönündedir. Peki, Metro serisinin kitapları tam olarak neyi anlatmaktadır?


Adından da anlaşıldığı gibi, serinin ilk kitabı ve oyunu 2033 yılında geçmektedir. Nükleer bir savaş sonucu, Moskova bombardımana tutulmuştur. Milyonların yaşadığı şehirde hayatta kalanlar sadece şehrin metrosuna sığınabilenler olmuştur. Zamanla, insanlık Moskova metrosunu evi olarak benimsemiştir. Aradan yıllar geçtikten sonra, insanlığın son uygarlığı tekrar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalır: Esrarengiz bir şekilde ortaya çıkan mutantlar metronun en uç istasyonlarından birine saldırır. Artyom adlı genç bir adam, evi olarak saydığı istasyonu kurtarabilmek için bütün metroyu dolaşmalı, esrarengiz ve bir o kadar da tehlikeli tünelleri geçmek zorundadır.


Metro’nun en ilgi çekici noktalarından biri kesinlikle dünyasıdır. Kıyamet sonrası, insanların yer altında, radyasyon ve mutantların ise yeryüzünde hüküm sürdürdüğü bir dünyayı ele alan bu seride, ana karakter Artyom hem çeşitli yaratık ve mutantlarla hem de insanlarla savaşmak zorundadır. İnsanlar, işin daha da zor kısmıdır. Moskova metrosu tek bir devlet halinde değildir, aksine, devletçiklerden oluşur. Bazı istasyonlar, refah ve bolluk getiren “Hansa” devletine, bazıları komünizm ideolojisini benimsemiş Kızıl Hat’a aitken bazı istasyonlar herkesten bağımsızdır, bazılarında ise faşistler hüküm sürmektedir.


Metro 2033’ü bayılarak okumama rağmen, dürüst olmam gerekirse, Metro 2034 için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu kitabın, serinin en sönük kitabı olduğu hemen hemen bütün okuyucular tarafından kabul edilir. Bunun başlıca sebebi, Metro 2034’ün ana karakterinin Artyom olmamasıdır, onun yerine üç ana karakter vardır. Ne yazık ki, bu üç karakterlerden hiçbir benim ilgimi Artyom kadar çekemedi. Ana karakterin değişmesini bir yere bırakırsak, hikaye de ilk kitaba kıyasla gerçekten çok daha zayıf kalıyor. İlk kitapta, okuyucu, bu dünyayı genç ve deneyimsiz Artyom’la tanımakla beraber, bu genç adamın başına gelenleri merakla okuyordu çünkü her bir bölümde beklenmedik olaylar oluyor, Artyom hedefinden çok başka yerlere gitmek ve türlü türlü sorunlarla uğraşmak zorunda kalıyordu. 2034’te bu durum görülse de, 2033’ün verdiği o gerilim dolu atmosferi, yoğun aksiyonu ve gizemi tam olarak yansıtmayı başaramamıştır. Zaten bu yüzden de, serinin ikinci oyunu Last Light’da, 2034’ün hikayesi yerine bambaşka bir hikaye vardır.


Metro 2035, serinin son kitabı, benim gözümde ilk kitabın başarısını yakalamakla kalmamış, hatta ve hatta ilk kitabın da üstüne çıkmıştır. Bu kitapta, ana karakter yine Artyom’dur. Fakat, Artyom artık 2033’teki o biraz naif, deneyimsiz çaylak değildir. O, ne pahasına olursa olsun, ister deli damgası yesin ister dışlanılsın, metronun gizemini çözmek ve yeryüzünü keşfetmekte kararlıdır. Metro 2035, tıpkı ilk roman gibi farklı ideolojilere, siyasal görüşlere yer verirken onları daha açıkça eleştirir. Romanda ardı ardına yaşanan şaşırtıcı olaylar ise okuyucunun bir an bile ilgisini ondan koparamamasını sağlar.


Metro oyunlarını oynamadığım için oyunlar hakkında bir eleştiri yapmayı doğru bulmuyorum fakat yine de, oyunları izlemiş birisi olarak, hikaye ve onların işlenişinin gerçekten de kitaplar kadar iyi olduğunu düşünüyorum. Kısacası, serinin konsepti ilginizi çekiyorsa, bu seriye başlamanızı şiddetle tavsiye ederim. Metro’nun bir güzel yanı da, farklı alternatifler ve içerikler sunmasıdır. Eğer kitap okumayı sevmiyorsanız, oyunları oynayabilirsiniz, eğer bilgisayar oyunları oynamaktan zevk almıyor veya beceremiyorsanız, kitaplarını okuyabilirsiniz. Eğer genel anlamda oyun ya da kitaplara karşı bir önyargınız varsa, bu seri size bu önyargılarınızı kırmanız konusunda yardım edebilir, bilgisayar oyunlarının romanlar kadar güzel bir hikaye anlatabileceğini, romanların ise oyunlar kadar heyecanlı olabileceğini kanıtlayabilir. Oyunların müziklerine de bir göz atmanızı öneririm.


20 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


Yazı: Blog2_Post

Die Schülerzeitung der IELEV Özel Lisesi

©2020. Tüm hakları saklıdır. IELEV Okulları. Die Lupe Magnifier.

bottom of page