Gülsüm Ece Gülcan
Gupse Özay’ın kaleme aldığı Lohusa filmi 19 Ocak 2024’te seyirciler ile buluştu. Filmde lohusa etkisindeki bir kadının yaşadığı olaylar konu alınıyor. Gupse Özay’ın canlandırdığı Burcu, filmin başlarında arkadaşları arasında organize yeteneği ile bilinen cana yakın biridir. Burcu’nun doğumu yaklaştıkça arkadaşlarının onun lohusalık dönemine gireceğine dair konuşmaları üzerine iddiaya girerler. Burcu’ya göre kendisi doğumdan sonra duygu ve davranış değişiklikleri yaşamayacaktır. İlk başta her şey normal gözükse de daha sonra karışıklıklar başlamaktadır. Burcu bir yandan bu dönemi atlatmak bir yandanda en iyi arkadaşı olan Fulya’nın nişan düğün gibi merasimlerinin organizasyonlarını planlamak zorundadır. Aynı zamanda bir yandan da sakar ve ihmalkar eşi Onur’u da tolere etmektedir. Her şeyin yolunda gittiği konusundan kendisini inandırsa da hormon değişiklikleri gibi çeşitli etkenler yüzünden toplum için de iyice zorlanmaktadır ve sonunda arkadaşının özel günlerini mahveder.
Yaklaşık altı aylık bir zaman dilimini kapsayan lohusalık dönemi kadınlar için oldukça zorlayıcı olabiliyor. Kadınalr bir yandan sosyal hayata devam etmek için uğraşırken aynı zamanda hem hormonlarla ve bebekle ilgilenmek bir hayli üstesinden gelinmesi zor bir döneme girerler. Kadınların o yüzden bu dönemi kabullenmeleri ve olabildiğince dinlenmeye ve rahatlamaya çalışmaları her ne kadar önemli olsa da çoğu kadın bunu kabullenez. Başkalarının fikirleri üzerine bir sürü kadın bu dönemi “zayıflık” olarak görür ve bu dönemi hafif atlatanlar kendilerini daha üstün görürler.
Filmdeki Burcu karakterinin de bu dönemi kabul etmemesinin en önemli etkenlerinden biri de İlayda karakteridir. İlayda sosyal medya da oldukça aktif ve hep mutlu görünen biridir. Burcu bu yüzden İlayda’ya kaybetmek istemez ve ikisi arasındaki rekabet iyice kızışır. Fakat ikisi de her ne kadar topluma en iyi yüzlerini göstermek isteseler de aslında aile içlerinde yaşadıkları sorunlar onları bir hayli boğar. Filmde böylece sadece yüzeysel komedi unsurları kullanılmaz. Kadınlara toplumsal normlar tarafından yüklenen sorumlulukların onları ne kadar baskı altına aldığı gösterilir.
Kadınların bu dönemde ihtiyaç duydukları en büyük yardımcıları ise kocalarıdır. Fakat Onur karakterinden de gözlemlediğimiz üzere kendisi bebekle çok ilgilenmez ve tüm sorumluluğu Burcu’ya yükler. Onur’un bu vurdumduymaz davranışlarını Burcu her ne kadar görmezden gelmeye ve doğal karşılamaya çalışsa da bütün bu sorumluluk bir süre sonra kendisini iyice boğar. Öte yandan İlayda’nın işkolik kocası ise hiç farklı değildir. İşine karısından ve çocuğundan daha çok önem vermektedir ve neredeyse hiç onlarla vakit geçirmez. İlayda sosyal medya da bu durumu farklı göstermeye çalışsa da bu yolculukta o da tek başınadır. Yönetmen böylece sosyal medyanın yaşamımız üzerindeki sahte etkilerini de izleyiciye sunar.
Filmin son sahnesi ise tüm bu olayların bir eleştirisini aslında bize sunmaktadır. Topluma karşı verilen güçlü olma mücadelesi aslında hepimizi yormaktadır. Her zaman en iyi yanımızı göstermek, topluma karşı güçlü durmak gibi gerekçeler aslında bize insan olduğumuz gerçeğini unutturmaktadır. Son sahnede kadınların kendi problemlerini başkaları ile paylaşmaları kendilerini kabullenmeleri ardından ise hepsi tüm bu yükün ağırlığını omuzlarından atmışlardır. Aynı zamanda kadınların bu yükleri tek başlarına yüklenmeleri yerine kocalarının da yardımıyla bu dönemleri daha rahat atlatabilecekleri vurgulanır ve dayanışmanın önemi gözler önüne serilir. Film mizahtan uzak bir konuyu komediye dönüştürerek hem bizi güldürür hem de bir yandan düşündürür. Kesinlikle özellikle evli çiftlerin izlemesi gereken bir film.
Comments