top of page
Die Schüler der Lupe

Avrupa’da Yükselen Sağ

Mehmet Baran Hasar


Avrupa ülkeleri İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra aşırı sağ partilerin geri planda kalmasını ve toplumun bu eğilimleri desteklememesini sağlamıştır. Ancak 1990'lardan itibaren birçok Avrupa ülkesinde aşırı sağcı örgütler tarafından kurulan partiler öne çıkmaya başlamıştır. Bu tür etkinliklerin her zamankinden daha fazla olduğu belirtilmektedir. Hatta aşırı sağcı örgütler hükümetlerle ortaklık kurmuş ya da hükümetler kurmuştur. Aynı zamanda Arap Baharı, terör saldırıları ve ekonomik sorunlar gibi faktörler nedeniyle Avrupa'ya bir göç dalgası yaşanmış ve kıtadaki yabancı nüfus artmıştır. Buna paralel olarak, bu durum Avrupa'daki aşırı sağcı örgütlerin büyümesine katkıda bulunmuştur.


Avrupa'da aşırı sağ partilerin ortaya çıkmasının birkaç nedeni vardır. Bunlardan ilki, 1960'larda Almanya'nın öncülüğünde başlayan yabancı işçi alımının nüfus yapısında meydana getirdiği değişikliklerdir. Bu değişikliklere rağmen Avrupa ülkelerindeki halkın çoğunluğu uzun zamandır aşırı sağcı örgütlerden ziyade sosyal demokrat partileri destekleme eğiliminde olmuştur.


Avrupa Birliği'nin güçlenmesi ve bölgenin göçmenler için tercih edilen bir yer haline gelmesi mevcut durumu değiştirmeye başladı. Özellikle büyük göç dalgalarına yol açan Arap Baharı'nın ardından Avrupa yeni siyasi gerçeklerle yüzleşti.


Yabancı karşıtı örgütler, Avrupa'da artan göçmen sayısının kamu refahını olumsuz etkilediği iddiasıyla öne çıkmaya başladı. Ekonomik anlamda bireylerin aldığı sosyal destek azalmasa da devletin bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısındaki artışın ekonomiyi olumsuz etkilediği savunuluyor. Ukrayna'daki savaşın etkilerini göz ardı eden sağcı gruplar, göçmenleri bir yük olarak göstermeye çalışıyor.


Nüfus meselesi aşırı sağcı örgütler tarafından öne sürülen bir başka gerekçedir. Sağcı örgütler, Avrupa nüfusunun azalmasının bir sonucu olarak yabancı ve göçmen karşıtı duyguları yükseltmektedir. Bu durumda sosyal demokrat hükümetler sınırlarını korumak için AB ile işbirliği yapmış ve nitelikli göçmenleri ülkelerine kabul ederken temkinli davranmışlardır. Ancak bu görüşe sahip olanlar, Avrupa'da artan aşırı sağ hareketler nedeniyle radikal davranışlarda bulunmaya devam etmektedir. Yükselen aşırı sağcı hareketlerin şiddet olaylarına yol açma ihtimali bulunmaktadır.


Popülizm, aşırı sağın siyasi yükselişini etkileyen bir diğer faktördür. Aşırı sağ partilerin tabanı, siyasetçilerin mülteci karşıtı politikaları, göçmenleri bir güvenlik tehdidi olarak göstermeleri ve halkı ilgilendiren konularda söylem geliştirmeleri ile etkili bir şekilde artırılabilir. Bu noktada popülizm önem kazanmaktadır. Avrupa'da liberal ve sosyal demokrat partilerin etkisi ve gücü popülist söylemlerin getirdiği oy artışıyla azalmaktadır. Örneğin İtalya'da Giorgia Meloni liderliğindeki aşırı sağcı bir siyasi parti iktidara gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra alışılmadık bir durum olan aşırı sağcı partilerin seçimleri kazanma olasılığının daha da artacağı öngörülüyor. Bu durumun temelinde göç meselesi ve popülist söylemlerin yükselişi yatmaktadır.


Aşırı sağcı örgütlerin yükselişi AB içinde birçok bölünmeye neden olmuştur. AB, ırk, din ya da dil ayrımı yapmaksızın üye ülke vatandaşlarını Avrupa vatandaşlığı şemsiyesi altında bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Ancak AB, yükselen aşırı sağ nedeniyle bu konuda tehlike altındadır.


Türkiye’de Yükselen Sağ

Avrupa'da aşırı sağcı örgütlerin ve popülist ideolojilerin ortaya çıkışı önemli bir gündem maddesidir. Siyasi, sosyal ve ekonomik faktörler aşırı sağcı grupların genişlemesine neden olmaktadır. Demokrasi ve hoşgörünün merkez üssü olduğu iddialarına rağmen, Avrupa giderek aşırı sağcı örgütlerin yuvası haline gelmektedir. Fakat bu durumun ülkemizdeki etkileri nelerdir?


14 Mayıs seçimlerinde gözlemlendiği gibi sağ partiler popüleritelerini arttırmaktadır. Cumhurbaşkanı adayları Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan da sağ popülist diskurlar kullanarak seçim kampanyalarını devam ettirmişlerdir. Erdoğan savunma sanayisindeki gelişmeleri öne çıkarırken Kılıçdaroğlu ne batı ne doğu, Türk’ün yolu söylemiyle sağ cenahın oylarına talip olmuştur.


Mülteci sorunu dile getiren Zafer Partisi ateşli siyasi iklimde yeni kurulan bir parti olmasına rağmen %2.23 gibi bir oy toplayarak kamuoyunda bir popülarite yakalmıştır. Zafer Partisi cumhurbaşkanı Sinan Oğan’ın topladığı ve seçimin kaderini değiştirme imkanı olan oy oranı sayesinde de mülteci sorunu siyasi ortamın gündemine daha sık gelmeye başlamıştır.


Sağ radikal söylemler toplumda ilgi görmeye devam ettikçe sol ve merkez sol partiler de bu söylemleri benimseme eğilimine girmişlerdir. Bu durum sağ partilerin dile getirdiği hususların toplumca önemli görünen meseleler olduğuna ve kamuoyunca bir çözüm beklediğine işarettir.



Kaynakça:


9 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page